info@heal-all.com

Heal All Collective Newsletter İçin Üye Ol

Güncel makaleler ve etkinliklerden haberdar olmak için üye olun.

    Dyt. Ayşe Alanyalı İle Beslenme Alışkanlıkları ve İyi Oluş Halinin İlişkisi Üzerine

    K

    oruyucu tıbbın gelişmesiyle, beslenme de her zamankinden daha önemli hale geldi. Beslenmenin sadece sağlığımızla değil; ruh halimizle ve sosyal yaşantımızla da doğrudan bir ilgisi var.

    Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi Diyetisyeni Ayşe Mürüvvet Alanyalı yediğimiz besinlerin sadece sağlıklı olmalarının yetmeyebileceğini, bunların miktarını, ne zaman yediğimizi ve nasıl kombinasyonlarla bir araya getirdiğimizin de oldukça önemli olduğunu söylüyor. Diyetisyen Ayşe Alanyalı’ya beslenmeye dair “Nedenleri” sorduk:

    Neden Besleniyoruz ?

    Beslenmeyi vücudumuzun otomatik bir itkisi olarak değerlendiriyoruz. Ancak beslenme sadece yemek yemekten çok daha fazlası. “You Are What You Eat”, ”Ne yersen O’sun” sözüne belki çoğumuz aşinayız. Besin aslında vücuda verdiğimiz bir informasyon, bir bilgi. Ne yemiş olursak olalım vücudumuzda, bir süre sonra onun getirileri ile karşı karşıya kalacağız. Vücudumuzun fonksiyonlarını yerine getirebilmesi, enerji ihtiyacımızı karşılaması, büyüme ve gelişme dönemlerini tamamlayabilmesi ve bağışıklığımızı koruyabilmesi için besleniyoruz.

    Besinleri Tüketme Zamanımız Neden Önemli ?

    Vücudumuz güneş ışınları ile çalışıyor. Metabolizmamızın aktif olduğu saatler gündüz saatleri. Güneş batımıyla beraber vücudumuz da metabolik olarak yavaşlıyor. Akşam vakitlerinde sindirimi daha zor yiyecekler yemek, sindirim sisteminin olağan çalışma akışına müdahale edip fazla çalışmasına neden oluyor. Bu fazla çalışma, vücudumuzda sindirim sistemi kadar enerji isteyen bağışıklık sisteminin enerjisinden çalıyor. Böylece biz hala yediklerimizi sindirmeye çalışıyorken devreye girmesi gereken bağışıklık sistemimiz yeterince aktif çalışamıyor. Dolayısıyla hücre yenilenmesi ve bağışıklığımızın korunması gibi hayati diğer devreler ikinci planda kalıyor. Bununla beraber bağışıklığımızın önemli koruyucularından uyku, sindirim sisteminin fazla çalışmasından kaynaklı işlevini yerine getiremiyor ve ertesi sabah yeterince dinlenememiş bir zihin ve vücutla güne başlıyoruz.

    Gece yemeleri arttıkça, doğanın akışına, vücudun kendi içindeki olağanüstü mekanizmaya müdahale ediyor ve sonunda sağlığımızı bozuyoruz.

    Beslenme Düzeni ile İyi Oluş Hali Arasında Neden Bir İlişki Olduğunu Düşünmeliyiz ?

    Hastalandığımızda Beslenme

    Hastalandığımızda iştahımız kapandığını biliriz. Burada da doğa, vücudumuzu olması gerekene yönlendiren muhteşem bir mekanizmaya sahiptir. Bağışıklık sistemimizin başrolde olması gereken bu süreçte, vücudumuz sindirim sistemini otomatik olarak ikinci planda bırakır. Dolayısıyla tüm enerji bağışıklık sistemine kalıyor. Vücudumuzun da böyle anlarda sıcak ve kolay sindirilebilir şeylere yönlendiren doğal itkisiyle bolca çorba veya sulu yemeklere yönleniriz.

    Hali hazırda iştahımızın kapandığı, pek de bir şey yemek istemediğimiz bu zamanlarda kaliteli beslenmek daha önemli hale geliyor. C vitamini ve sebze ağırlıklı beslenme vücudun enerji ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacağından, hastalığı çabuk atlatmak daha mümkün hale geliyor. Şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar ise vücudun bağışıklık sistemini düşürdüğünden bu dönemde uzak durulması gereken içerikler arasında.

    Önleyici Olarak Beslenme

    Sağlık sorunların çoğunun beslenme alışkanlıklarıyla doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz. Peki şu an bir sağlık sorunumuz olmadığında ve genetik olarak herhangi bir hastalığa yatkın olmadığımızda da beslenme alışkanlığımız yüzünden sağlığımızda olumsuz bir değişim söz konusu olur mu ? Evet ! Özellikle son yıllardaki çalışmalar bağırsak sağlığının psikolojimiz üzerinden önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Beslenme alışkanlıklarımızın ise bağırsak sağlığıyla doğrudan bir ilişkisi var. Son yıllardaki çalışmalar çok fazla karbonhidrat tüketimin bazı insanlarda “Brain Fog”; beyin sisine neden olduğunu gösteriyor. Bu durum algıda zayıflık, dikkat dağınıklığı, odaklanma güçlüğü ve bıkkınlık olarak kendini gösterebiliyor ve gün boyu sürebiliyor. Üstelik herhangi bir genetik yatkınlığa sahip olmaya gerek yok. Kafanızın adeta bir bulutun içinde gibi olduğu böyle günler sosyalleşmede güçlük ve iş hayatındaki performansın da düşmesi de olası dezavantajlar arasında. Dolayısıyla farkında olmadan sürdürdüğümüz bu beslenme alışkanlığı, yaşamımızı ve psikolojik iyi oluş halimizi de günden güne negatif yönde etkileyebiliyor.

    Beslenmenin bağırsak sağlığıyla ve dolayısıyla psikolojik iyi oluş hali ile doğrudan ilişkisini bildiğimiz kurguda, sadece yediklerimizi değiştirerek hayatımızı değiştirmek mümkün.

    Instagram Feed

    Bu hata mesajını yalnızca WordPress yöneticileri görebilir

    Hata: 2 kimliğine sahip hiçbir akış bulunamadı.

    Bir akış oluşturmak için lütfen Instagram Akışı ayarlar sayfasına gidin.