info@heal-all.com

Heal All Collective Newsletter İçin Üye Ol

Güncel makaleler ve etkinliklerden haberdar olmak için üye olun.

    A

    “it olmak” dediğimizde, aklımıza ilk gelen, bir yere ait olmak kavramıdır. Böyle olmasının bir nedeni var. Çünkü aidiyet hissi, insana bir yer, bir mekan ile beraber geliyor.

    Aidiyet duygusunu çoğunlukla doğup, büyüdüğümüz şehir, kasaba veya köy ile tanımlarız; bundan farklı olarak bir oda, ev veya sokak da aidiyet duygusu oluşturabilir.

    Filozof ve yazar Gaston Bachelard’a göre, mekanlar yaşantılarla anlam kazanır; öncesi sadece boşluktur. Bir mekanı kendimize ait bi yer haline getirirken, eşyalardan ve anılardan yararlanırız.

    Öte yandan aidiyet hissi, kontrol edebilme duygusu ile de yakından ilişkilidir. Ait olduğumuz yer, bir bakıma kontrolümüzde olan, dolayısıyla kendimizi güvende hissettiğimiz yerdir. Evimizde veya odamızdaki eşyaların yeri bizden habersiz değiştirildiğinde öfkelenmemiz, buna en tanıdık örnek. Kendimizi yaşadığımız alanlara bağlı hissedebilmemiz için o alanların alıştığımız şekilde kalmasına ihtiyacımız var. Bachelard’a göre, her şeyin bildiğimiz gibi kalması, o yerdeki deneyimlerimiz ve anılarımız ile de bağ kurmamızı sağlıyor. Dolayısıyla, aidiyet; hem mekan hem de o mekan ile bağlantılı güzel ve güvenli anların varlığıyla mümkün oluyor.

    Bachelard, “Bir yere ait olmak için önce o yere sığınabilmeniz gerekir.” diyor. Psikolojinin kurucularından Sigmund Freud da, mekanın güvenlik hissine vurgu yaparak; mekanları, anıları çağrıştırdığı için bir fobinin parçası da olabileceğini söylüyor. Özellikle çocukluk döneminde mekana bağlı olumsuz deneyimler, kişinin bu mekandan korkmasına veya orada bulunmak istememesine sebep olabiliyor.

    Freud, aile sorunları nedeniyle bir mekana kalıcı olarak yerleşemeyen, sürekli dolaşmak zorunda kalan çocukların da, ileri yaşlarında aynı şehirde veya aynı mekanlarda uzun süre kalamayabileceğini söylüyor. Ona göre, yer değiştirmeye alışmış kişiler, mekanlara yatırım yapmaktan, anılar biriktirmekten kaçınabilirler. Dolayısıyla kendilerini, aidiyet hissetmekten istemeden de olsa alıkoyabilirler.

    Aidiyet Zihnimizde

    Bachelard, “Mekân ve insan arasındaki etkileşim sayesinde, insanın ruhu mekâna, mekânın ruhu da insana siner” diyor. Bir mekanda yaşamış olmak oraya iz bırakmak demektir aynı zamanda. Mekandaki her köşe, bir anı, bir deneyimin hatırlatıcısı olacaktır.

    Mekanlar aidiyet duygusunu bize anımsatan araçlardır. Bu yerler, yalnızca deneyimlerimiz ve anılarımızla bağ kurduğumuz alanlar. Yani aidiyet aslında içimizde taşıdığımız bir his. Öyleyse, tanıdık hatıraların ve bugüne kadar olan öğrenilmişliklerin benzediği yeni bir yere de aidiyet hissedebilir miyiz? Veya tamamen farklı bir ev yaratma hayalini, bu kez ait hissetmek istemekle bağdaştırabilir miyiz ?

    Sonuçta, anılar zihnimizde, bahçelerdeki buluşmalarda, odalardaki sohbetlerde, masalardaki yemeklerde veya çekmecelerdeki fotoğraflardadır. Aidiyet hissi anılarla, anılar da mekanlarla var olurlar.

    Peki sizin ait hissettiğiniz yer neresi?

    Instagram Feed

    Bu hata mesajını yalnızca WordPress yöneticileri görebilir

    Hata: 2 kimliğine sahip hiçbir akış bulunamadı.

    Bir akış oluşturmak için lütfen Instagram Akışı ayarlar sayfasına gidin.